İrlanda Dublin Gezi Rehberi : İrlanda Dublin Gezilecek Yerler (2024)

İrlanda, yemyeşil doğası ile beni benden alan bir ülke oldu. Sadece Dublin değil, daha görülmesi gereken onca şehri varmış bu ülkenin. Deneyimlerini imrenerek takip ettiğim Deniz’e İrlanda gezi rehberi olup olmadığını sorduğumda, oraya henüz gitmediğini ama ben bir şeyler yazabilirsem paylaşabileceğimi söyledi. Hazıra konacağım derken üzerimde bir sorumluluk hissediverdim tabi.

Daha önce birkaç yurtdışı seyahatim olmasına rağmen ilk defa yazacağım için Deniz’inkiler kadar olmasa da bir şeyler karaladım diyelim. Ve işte İrlanda Dublin gezi rehberi yazımı huzurlarınıza çıkarıyorum. Umarım İrlanda’ya seyahat etmeyi planlayanlara yardımcı olabilirim ve hatta planlamayanların da aklına bu fikri düşürebilirim. Ayrıca sormak istediğiniz her konu için de açık çek sizindir. Rahatlıkla kullanabilirsiniz. İrlanda turu başlıyor.

1.İrlanda’ya Başlangıç

Son zamanlarda özellikle yeni bir dil öğrenmek için Türk öğrencilerin akınına uğrayan İrlanda’nın tipik bir gezginin seyahat listesinin ön sıralarında yer almadığı malum. Fakat sadece bu dil okulu öğrencileri sayesinde bile başkent Dublin’de, hemen her yerde bir Türk ile karşılaşacağınızın garantisini verebilirim.

İngiltere ile uzun yıllar savaştıktan sonra resmi olarak bağımsızlığına kavuşan İrlanda Cumhuriyeti savaşlarla dolu tarihinden dolayı sanılandan daha derin bir tarihi kültüre sahip. Halen İngiltere topraklarına ait Kuzey İrlanda ile komşu olmasına rağmen, İrlandalılar bağımsızlıklarından ötürü oldukça gururlu.

Her fırsatta İngilizlere olan bilenmişliklerini hissetmeniz mümkün. İngilizcenin yanında diğer bir resmi dilleri ‘Gaelik’ denilen Kelt diline birçok yerde rastlanıyor.

Bir de, ülkenin kartpostalları andıran doğal güzellikleri İrlanda denilince akla ilk gelen ‘yeşil’ rengini gayet iyi açıklıyor. Şehrin içinde görebileceğiniz maksimum yeşilliğe bir de şehirlerarası seyahat ettiğinizde karşılaşabileceğiniz manzaraları ekleyin!

İrlanda Dublin hakkında çok önemli bir not : İrlanda’nın yalnızca Dublin’den ibaret olmadığını baştan söyleyeyim. Bu yüzden, başkent Dublin’de konakladığım 7 günlük İrlanda seyahatim boyunca günübirlik turlar ile İrlanda civarında görülmesi gereken yerleri de ziyaret ettim.

Hatta Kuzey İrlanda’ya geçerek başkenti Belfast’ı ve bazı bölgelerini gezme imkanı buldum. Şimdi de sizinle paylaşma vakti! Merak etmeyin ! Hepsini aşağıda anlattım.

2.İrlanda Başkenti Dublin Hakkında

Dublin ismi, İrlandaca “siyah havuz” anlamına gelen Dubh(siyah) ve Linn(havuz) kelimelerinden geliyor. Viking yerleşimlerinin merkezi olarak kurulan ve Orta Çağ’dan beri İrlanda’nın başkenti olan bu şehir (Dublin hakkında Vikipedia‘ya bakabilirsiniz.), Avrupa’nın en çok ziyaret edilen başkentleri arasında ilk sıralarda yer alıyor.

Şehrin merkezinden geçen Liffey nehri, şehri kuzey ve güney olarak ikiye ayırıyor. Şehirde çok da büyük olduğu söylenemeyecek bir havaalanı var.

İrlanda’ya dair en büyük izlenimim havaalanına ilk indiğim dakikada oluştu ve her geçen gün daha da pekişti. Ne mi? ‘İnsanların gözle görülür mutluluğu’!

Tüm şehir sizi memnun etmek için çalışıyormuş gibi hissedebilir, yolda yürürken size gülümseyip selam veren insanlarla karşılaşabilirsiniz. Sakın ürkmeyin.

Truman Show tarzı bir şey değil, bizzat insanların iç huzurunun kibarlıkla birleşimi. Bunun İrlanda gece hayatına yansımaları da oldukça keyif verici. Meşhur Irish Pubların birinden diğerine geçerken sanki bu şehrin yerlisi gibi hissedeceksiniz, hissettirecekler.

İrlanda’da hava durumu nasıldır? Dublin’e ne zaman gidilir? derseniz ilk diyeceğim şey mutlaka yazın gitmeniz gerektiğidir. İrlanda, kışın gezilecek ülke değil.

Zira, yazın gittiğinizi zannettiğinizde bile, kışın gitmiş hissi yaşayacaksınız. Doğrusu gerçek kışını düşünemiyorum. Bir saat önce güneşten yanarken, birdenbire soğuk rüzgar ve yağmur ile buluşmanız mümkün. Bu sebeple en inceden başlayıp kat kat giyinmek ve şemsiyesiz çıkmamak kesin çözüm.

‘En ince’ detayı önemli! Çünkü az biraz güneş çıktığında da sokakta soyunan insanları görürseniz şaşırmayın. En ince kombinler sweetshirtlerin, polarların altında gizli.

Bir de, kış aylarında İrlanda’da hava sabah 10 gibi aydınlanıp, 16 gibi kararıyormuş. Doğrusu bence hiç gerek yok. Ben Temmuz’un son günlerinde gittim ve saat 22.00’ye doğru havanın kararması mucize gibiydi.

3.İrlanda-Dublin gezirehberi

Avrupa’nın gözde şehirlerinden Dublin, yüksek teknoloji endüstri bölgeleri, iş ve finans merkezleriyle uluslararası platformda Avrupa’nın Silikon Vadisi olarak tanınıyor. Google, Facebook, Yahoo, Pay-Pal, eBay, Linkedin gibi dünyanın en prestijli teknoloji firmalarının Avrupa merkezleri burada.

1 milyon civarındaki nüfusun çoğunluğunun beyaz yakalı çalışanlardan oluştuğunu söyleyebiliriz. Müziğin ve Guinness’in bir yaşam tarzı olduğu bu şehirde, saat 17.00’den sonra son derece şık, takım elbiseli beyaz yakalıların istilasına uğrayan Irish Publar tam anlamıyla bir sosyalleşme alanı.

Dublin vize ve para durumu nasıldır ? İngiltere vizesi ile Dublin’e gidilir mi ? : İngiltere’den ayrılıklarını her fırsatta belli etmeye özen gösteren İrlandalılar’ın para birimi Euro. Diğer yandan, Schengen ülkeleri arasında yer almayan İrlanda’ya giriş için İrlanda vizesi almak gerekiyor. ” İrlanda vizesi ile İngiltere’ye gidilir mi ?” sorusunu illa ki soracaksınız diye düşünüyorum.

Maalesef İrlanda vizesi yalnızca bu ülke için geçerli. Fakat Türk vatandaşları, İngiltere vizesi ile İrlanda’ya gidebiliyor. Önce İngiltere’ye giriş yapma koşuluyla İngiltere vizesi ile İrlanda’ya geçiş yapmak mümkün.

“Dublin pahalı mı ? İrlanda da yaşam masrafları ne düzeydedir? İrlanda’da yaşam pahalı mı ? ” diye çok düşünmenize gerek kalmayacak. Çünkü Dublin’in kendine has bir pahalılığı var.

Avrupa şehirleri ile kıyaslandığında kendi yapımları olan biraları haricinde hemen her şeyin Dublin’de pahalı olduğunu söylemek mümkün. Bu noktada süpermarketlerin mini büfelere döndürülmüş olması ucuza da karnınızı doyurabileceğiniz için kurtarıcınız olmaya hazır.

İşte tam da bu sebepten İrlanda’da ne ucuz denilince içkiden sonra ilk sandviç akla geliyor. Yani uzun lafın kısası : İrlanda yaşam masrafları açısından pahalı bir ülkedir.

4.Dublin’enasıl gidilir?

Dublin nerede ? Dublin’e nasıl ulaşılır? Dublin’de ulaşım nasıl sağlanır?

Uçak ile : Ben Dublin’e, THY ile 4 saatte gittim. 3 ay önce alınmasına rağmen pek değişmeyen sabit bilet fiyatları sebebiyle maalesef ucuz sayılamayacak bir ulaşım oldu.

Lufthansa, Air France ve Swiss aktarmalı uçuşlarıyla yolculuk sürenizi biraz uzatarak daha uygun fiyatlarla da Dublin’e uçmanız mümkün. Ayrıca düşük standartları ama aşırı ucuzluğuyla ünlü Dublin kökenli havayolu şirketi Ryanair birçok merkezden Dublin’e uçak seferleri düzenliyor.Ucuza uçak bileti yazılarına bakabilirsiniz.

Özellikle İngiltere’nin hemen hemen tüm şehirlerinden Dublin’e 10-20 Euro gibi inanılmaz bir ücretle seyahat edilebiliyor. Diğer Avrupa ülkelerinin bir çok şehrinden de 20-30 Euro ile Dublin’e uçmak mümkün.

Dublin halkının da en çok tercih ettiği havayolu şirketlerinden biri olan Ryanair, kampanyalarını en çok Dublin uçuşları üzerinden yapıyor. Bunu da not etmekte fayda var. Avrupa’nın en ucuz havayolu firmaları yazısına bakabilirsiniz.

Dublin Havalimanı’ndan Dublin şehir merkezine otobüs ile ulaşım, 20-30 dk süren otobüs yolculuğu ile sağlanıyor. Dublin havalimanı oldukça sade ve basit yapısıyla, bu otobüslere ulaşmanızı kolaylaştıracaktır.

Airlink (747) ve Aircoach (700) otobüsleri en çok kullanılanlardan. Airlink, tek yön 6 Euro, gidiş-dönüş 10 Euro olmak üzere, daha rahat koltuklarıyla hafiften şekil görünen Aircoach’a (8/10 Euro) göre daha ucuz. Tam çıkış noktanızda uyanık Aircoach çalışanları bekleyerek sizin daha ucuz olan Airlink’e ulaşımınızı kesmeye çalışıyorlar, dikkatli olun.

Ama bunu amaçlarken öyle kibar ve yardımcılar ki, tercihiniz bile değişebilir. Biletlerin üstünde inip/bineceğiniz yer yazarken tarih yazmıyor; bu yüzden gidiş-dönüş almak mantıklı.

Dublin Havalimanı’ndan Dublin şehir merkezine taksi ile ulaşım düşünürseniz de gideceğiniz yeri önceden söyleyip, taksicinin navigasyon ile km’ye göre belirlediği ücreti öğrenip kararınızı verebilirsiniz. Taksi ile Dublin şehir merkezine ulaşım ortalama 30 Euro tutuyor.

Dublin’e tren ile ulaşım ;Dublin’e meşhur Avrupa tren yollarını ve feribotu kullanarak da ulaşabilirsiniz. Özellikle Londra’dan Dublin’e geçiş tren ve feribot ile 50 Euro ve oldukça sık kullanılıyor.

Ryanair nimeti varken tercih eder misiniz bilemem gerçi. İnterrail yapıyorsanız, zaten mutlaka tren ile gidin derim. (İnterrail nedir diye soracak olursanız, sizleri interrail nedir yazısına alalım.)

Dublin Şehiriçi Ulaşım : Dublin’de şehiriçi ulaşım oldukça rahat ve basit. Dublin küçük bir şehir ve doğru yapılandığından birçok yere yürüyerek ulaşmak mümkün.

Öyle ki, ben bir haftalık seyahatim için otobüs kartı almadım. Onun yerine, her binişimde ödeme yaptım ve maksimum 2.70 Euro verdim. Zaten en fazla 3 kez binmişimdir.

Bir de Dublin’de ulaşım için Dublin şehir içi ulaşım sitesine bakabilirsiniz. Bu site sayesinde durak numarası, rota veya adrese göre arama yapılarak çok rahat sağlanabiliyor. Hangi numaralı otobüse bineceğinizi bu siteden kolayca tespit edip, geliş zamanını duraklarda bulunan elektronik tabelalardan takip edebiliyorsunuz.

Her durağın bir numarası olması da durak no’dan otobüs aramayı hem kolaylaştırıyor hem de garantili sonuç veriyor. Bu arada, bir avuç nüfus için kullanılan tüm otobüsler iki katlı.

Genelde boş giden bu otobüslerin şoförleri ise otobüsleri çılgın gibi kullanıyor. Üst katta oturursanız devriliyoruz hissi, kaldırımda yola yakın yürüyorsanız üstümüze otobüs çıkacak korkusu yaşayabilirsiniz.

Dublin turu yaparken, şehirde turistlerin yoğun ilgisini çeken Dublin Hop on-Hop off otobüsler ve Dublin Sightseeing turları kullabilirsiniz. Fiyatları 10-20 Euro arası değişiyor. Ben yürüyerek geçmediğim yerleri tam olarak gezmiş olarak hissetmediğim için bu alternatifleri kullanmadım ama popüler oldukları kesin.

Bu arada, her anlamda pahalı bir şehir olan Dublin’de taksilerin de ucuz olduğu söylenemez. Ama bizdeki bitaksi uygulaması gibi ‘hello’ uygulamasını indirerek biraz daha uygun ve güvenli taksi ulaşımından yararlanabilirsiniz.

5.Dublin’de ne yenir-içilir?

Dublin’de ne yenir? İrlanda Dublin neyi meşhur?

En çok merak edilen, keşfedilmek istenen şeylerdir bir ülkenin lezzetleri. Dublin’de yemek yenecek yerler ise genelde sandviç, salata tarzı şeyler bulunduran cafeler ve ne yazıkki erken saatte kapanıyorlar.

Sonrasında publar veya restoranlar devreye giriyor. İrlanda Pubları’nda bizdeki gibi atıştırmalık ve bira konsepti aramayın. Benim gibi ortada kalırsınız. Adamlar içkiyi tek başına tüketmeyi sevdikleri için bir şeyler yiyip gitmekte fayda var.

Cafeler konusunda fazla tavsiyeye ihtiyaç yok çünkü anlaşmışlarcasına aynı tatları tutturmayı başarıyorlar. Biraz daha cafe-restoran arasında olduğunu düşündüğüm iyi mekânları Grafton Street’in ara sokağı olan Anne Street’te bulabilirsiniz.

İrlanda alkol önerileri ; Dublin gece hayatı denince akla ilk gelen Irish Pub’lar; Irish Pub’lar denince ise akla ilk Temple Bar bölgesi geliyor. Buradaki hemen her barda içebilirsiniz.

İlla bir isim isterseniz de caddenin sonuna doğru görebileceğiniz The Porterhouse neşeli, konuşkan ve her birayı test etmenize izin veren barmenlerinden dolayı mıdır nedir aklımda kalan publardan.

Dublin’in ilk bira işletmecisi olarak bilinen bu pubda birbirinden farklı kendi yapımları olan biraları deneyebilirsiniz.

Bu arada, biranın fabrikalaştırılmasına ve Guinness’in şehrin simgesi gibi yansıtılmasına da acaip gıcık durumdalar. Ayrıca, Temple Bar bölgesindekilere alternatif olarak O’connell Street’teki Murray’s Bar & Grill’de canlı müzik performanslarını ve dans şovlarını beğeneceğinize eminim.

Özellikle 21:00-23:00 arası herkes çakır keyifiken (O kadar içmeye zil zurna sarhoş olunur aslında), kendinizi Irish drink müziklerini söylerken bulabilirsiniz.

Aman yok biraz da sakinlik olsun, ahh be çayımı özledim, kahvemi özledim ve hatta nargileyi özledim.” diyenlerdenseniz tam size göre bir yer de var! Bilmeden gitmeniz mümkün değil çünkü önünden geçerken başka, içine girince bambaşka olan mekanlardan burası.

Nehir boyunca şehrin batısına doğru yürüdüğünüzde görebileceğiniz Tea Garden‘da 10 Euro vererek koca fincanda Rize çayı içebilirsiniz. Öğle vaktinde açılan bu tatlı mekanın özelliği her ülkenin çayını bulundurması.

Türkiye için de Rize çayı ve sahlep var. Ohh Dublin’de memleket hasreti gidermece, dil okulu için aylarca Dublin’de kalacak olanlara duyurulur! Bir de Irish Coffee’ler var tabi ama onlara viski de diyebilirsiniz. Türkiye’dekilerde alkol kokusunu zor alıyorsunuz, burda kahve tadını. Kibar oldukları kadar cömertler de çünkü.

Dublin’de hangi restoranda yemek yenir?

Dublin’de yemek yenecek yerler arasında restoranları tek geçerim. Gittiğim ve son derece memnun kaldığım restoranları sizlerle paylaşayım. Birçok şubesi olan Bobo’s Burger ve Milona restoranları burger ve pizza severlerin koşa koşa gidebileceği yerler.

Dame Street’te bulunan Trinity Pub’da canlı müzik eşliğinde nefis yemekler tadabilirsiniz. Adına aldanıp yukarıda bahsettiğim gibi bir pub tarzı düşünmeyin, burası daha popüler müziklerin çaldığı ve hoş bir ambiyansı olan bir restoran aslında.

Biraz daha şık bir yerde Eurolarınıza kıyarak şarap eşliğinde leziz bir yemek isteyenlere de Fade Street’te bulunan No Name Bar’ı önerebilirim. Tatlının İrlandalılar için çok önemli bi yeri olduğunu söyleyemem ama Dame Street’te Queen’s of Tarts bu konuda başarılı mekanlardan.

6.Dublin Otelleri

İrlanda’da nerede kalınır ? Dublin’de nerede kalınır? Her zamanki gibi şehir merkezine uzak bölgelerde daha uygun yerler bulunabilmesine rağmen, seyahatinizin büyük kısmını yollarda geçirmemek için merkezde konaklamanızı öneririm. Zaten hem iyi hosteller hem de Dublin’de gezilecek yerler şehir merkezinde konuşlanmış durumda.

Ayrıca, Dublin’in eğlence merkezi denilebilecek Temple Bar Bölgesi’ne yakın olmakta fayda var ki, ben de bu sebepleri göz önünde bulundurarak ve konaklama masrafları diğer Avrupa ülkelerine kıyasla biraz pahalı geldiğinden (Ve tabii Deniz’in tavsiyelerine de uyarak. Yurtdışı ekonomik konaklama önerileri yazısında yazmıştı.) ilk hostel deneyimimi edindim.

Tamam hadi itiraf edeyim zorla hostel baktım! Ama bundan sonra ilk hostelleri araştırıcam, net! O kadar memnun kaldım !

Dublin Hostel Önerileri

Madem o kadar hostelı sevdiğimizi söyledik, biraz a Dublin hostel önerilerinde bulunalım. Dublin’de gezilecek yerlere yakın olmak için O’connell Bridge konaklama konusunda tercih edilebilir bir bölge.

Ben de, bu köprüye çok yakın, tam Liffey nehrinin kenarında, Abbey Court isimli hostelde kaldım. Günlük yürüyüş turları ( Dublin turu), fiyata dahil süper kahvaltısı, sosyalleşme imkanı bulabileceğiniz çeşitli ortak alanları sebebi ile gayet memnun kaldığımı söylemeliyim.

Bunun dışında tanıştığım kişilerin konakladığı ve beğendiklerini söyledikleri hostelleri de sizlerle paylaşayım: Jacobs Inn Hostel, Abrahams Hostel, Isaac Hostel ve Kinlay House. Gitmeden önce, bütün bu hostellara bir bakarsınız. Beğeneceğinize eminim.

Dublin İrlanda ‘da gecelik 150 TL altında konaklamak istiyorsanız, maalesef orası bir ‘otel’ olamayacaktır. Oteller servislerine kıyasen gerçekten pahalı kalıyor.

En uygunlarının gecelik ücreti 250-400 TL arasında. Genelde de şehrin nispeten lüks caddelerinde veya uzak bölgelerinde yer alıyorlar. Hosteller ise bir o kadar çeşitli ve merkezi. Seve seve hostelde kaldırtıyorlar insanı. Ama yine de Dublin otelleri listesine bir bakabilirsiniz.

7.Dublin’de Eğlence-Alışveriş-Gece Hayatı

Dublin’de nerede alışveriş yapılır ? Dublin’de hediyelik ne alınır ?

Dublin’den ne alınır? diye düşünüp bir oraya bir buraya savrulmanıza daha da önemlisi en ucuzu bulmak için harap olmanıza hiç gerek yok. Neden mi? Çünkü hediyelik eşya mağazası olarak her adımda görebileceğiniz Carrolls mağazalar zinciri kurulmuş.

Sokakta herkesin elinde bu mağazanın poşetleri var. Büyüklüklerine göre değişmekle beraber temel hediyelik eşyaları tüm mağazalarında bulabilirsiniz.

Ama en büyük Carrolls, O’connell Street’te kendinizi kaybetmeniz için sizi bekliyor. Magnetten tutun da iç çamaşırlarına kadar aklınıza gelebilecek her şey bu Carrolls mağazalarında mevcut. Dublin’den hediyelik eşya almadan gitmemeniz gereken şeyler ise:

• Envai çeşit bira bardakları ve kupalar! Tabii ki Guinnes bardakları favorim (6-12 Euro)
• Viskili ve Likörlü Irish çikolataları (miktara göre değişiyor ama ortalama boy 10 Euro)
• İrlanda yeşili Dublin baskılı sweetshirtler (20 Euro)
• Kendi üretimleri viskiler. Minik boylarda tadımlık olarak bir çok çeşidini alabilirsiniz. (Adedi 5-10 Euro)

Dublin alış-veriş mekanı ise Grafton Street. Ünlü mağazalar veya küçük butikler sağlı sollu eğlenceli aktiviteleri de barındıran bu caddede toplanmış durumda. Turistik olduğundan biraz daha pahalıdır.

Dublin’de alışveriş için görece ucuz olan kuzeyde bulunan Henry Street daha çok tercih ediliyor. Bir de ayakkabı, giyim, çanta, aksesuvar, iç giyim gibi bir çok şeyin bir arada satıldığı ucuz mu ucuz Penny isimli mağaza var.

İngiltere’ye yolu düşenler bilir: Primark ürünleri satılıyor bu mağazalarda da. Bazı ürünlerin etiketlerinde Primark yazısını görebilirsiniz. Yani segment olarak bizdeki Lc Waikiki, Defacto ayarında ama nedense bir tık daha kaliteli gibi geliyor, bilemedim karar sizin.

Dublin gece hayatı nasıldır ?

İrlanda’da gece hayatı denince tabii ki aklımıza ilk olarak meşhur Irish Publar geliyor. Ama aklınızdaki şey Türkiye’deki konseptler ise hemen unutun çünkü mimarisi dışında hiçbir şeyi aslına benzemiyor.

Bi kere canlı müzik olmayan publara pub demiyorlar. İş çıkışı iki bira yuvarlayıp eve kaçılan mekanlar bizim bildiğimiz Irish publar. Gerçeklerinde ise adrenalin ve müzik durmuyor!

İrlanda Dublin gece hayatı

Temple Bar Bölgesi; Dublin gece hayatı nabzını yoklayabileceğiniz, ‘Irish Pub’ konseptine doyacağınız samimi ve sıcak insanların gönüllerince eğlendiği yer. İsmini kırmızı ahşap dokusu ve bilindik pub mimarisiyle şehrin simgesi haline gelen Temple Bar’dan alan bu bölgede turistten ziyade yerli gibi dolaşmanın tadını çıkarın.

Burada bir fotoğrafınız olsun isteyebilirsiniz ama bir şeyler içmenizi, oturmanızı pek tavsiye etmem. İsmiyle ünlenmiş bu bar yerine denemeniz gereken o kadar alternatifiniz var ki…

‘Irish Live Music’ Dublin’de kalacağınız süre boyunca sizi kendisine bağlayacak ve bu bölgede bir pubdan diğerine geçerek birçok yerli İrlanda içkisini deneyip, çılgınca dans edeceksiniz.

Dublin’de gece hayatı olayı publardan ibaret değil tabii ki! Dublin’de gece klübü konsepti malesef Avrupa etkisi yaratacak cinsten değil. İnanamadığım bir kitleye sahip olan Dublin gece klüpleri, içerideki insan profili olmasa son derece eğlenceli olabilir.

Profil derken 40 görünmeye çabalayan 15 yaş altı gençlerden söz ediyorum. Sokaklarda da kendilerini belli eden bu gençler Katolik İrlanda halkı tarafından da oldukça eleşritiriliyormuş.

Hostelde tanıştığım, Kuzey İrlanda’dan Dublin’e bir geceliğine gelen ekip de gece klübünden aradığını bulamadı ki sabah olmadan hostelin yolu tutuldu. Neyse! Gittiğimiz yer Dublin’in ünlü mekanlarındanDicey’s Club & Garden. Haftaiçi ve haftasonu içki fiyatlarında oldukça fark oluyormuş. Tabii her şeye rağmen baya eğlendik orası ayrı ?

8.Dublin’de gezilecek yerler

“Dublin’de nereler gezilir? Dublin’de görülecek yerler nerelerdir? Dublin gezilecek yerler açısından zengin midir ? Dublin’de ne yapılır ? ” sorularının tümünün cevaplarını barındıran İrlanda Dublin Turu başlıyor…

İrlanda Dublin gezilecek yerler için ilk not : Dublin gezilecek noktalar açısından, öyle çok zengin bir yer değil. Zaten bunu, elinize Dublin haritasını aldığınızda fark edeceksiniz. Fakat, yapıt olarak gezilecek yerleri kısmen az olan Dublin’in yeşiliyle ünlü İrlanda’da bulunduğunu unutmayın! Yani haritada büyük yer kaplayan yeşilliklerin yalnızca adlarına bakıp geçemeyeceğiniz, mükemmel güzellikte parklar olduğunu hatırlatayım ?

Ben daha kafama göre bir rota izleyip gelişi güzel takılmış olsam da, sizler Dublin Gezi Rehberi rotanızı aşağıdaki şekilde planlayabilirsiniz. Hem zaman hem de ulaşım kolaylığı açısından düşününce oldukça iyi bir rota olduğunu belirtmeliyim.

Aşağıda anlatacağım Dublin’den günübirlik düzenlenen İrlanda Turları için ayırdığınız günlerin akşamında da bir İrlanda gecesi organizasyonu yapmayı unutmayın. Yorgunum diye ertelemeyin, inanın bana Irish Publarda geçireceğiniz her akşam ayrı keyifli olacaktır ?

1. Gün Dublin Gezilecek Yerler

• Dublin Castle
• Christ Church Cathedral
• St. Patrick’s Cathedral
• St. Stephen’s Green
• Grafton Street
• Trinity College
• Temple Bar Bölgesi

2. Gün Dublin Gezilecek Yerler

• Phoenix Park
• National Museum of Ireland
• Old Jameson Distillery
• O’connell & Henry & Talbot Streets

3. Gün Dublin Gezilecek Yerler

• Howth
• Grand Canal Dock
• Guinness Storehouse

Phoenix Park; Dublin gezi rehberimizin ilk durağından başlayalım. Avrupa’nın en büyük duvarlı şehir parklarından biridir kendileri. Şehrin kuzey batısında kalan bu devasa parka ulaşmak için şehir merkezinden yürümek biraz zorlu olabilir.

Onun yerine 25,26,37, 46A, 66, 66B, 67 ve 69 numaralı otobüsleri kullanabilirsiniz. Diğer Avrupa şehirlerinin aksine burada metrodan çok otobüsle ulaşım tercih ediliyor ama dilerseniz Luas tramvayı ile Heuston Station’da inerek de bu parka ulaşabilirsiniz.

Tamamıyla gezmesi 3-4 saat alacak olan bu parkta bisiklet kiralayarak gezmenizi öneririm. Parkın girişinde oldukça övdükleri büyük bir hayvanat bahçesi de mevcut.

Ben etik olmadığını düşündüğümden gezmedim. Bu kocaman parkta ördekleri ve geyik sürülerini doğal ortamlarında görme fırsatı elde edeceksiniz. Çimlerde uzanarak bir şeyler atıştırırken soluklanmak ve yeşile doymak size iyi gelecektir.

Yeşillerden devam edersek, Dublin’in en eski parkı olan Saint Stephen’s Green’den geçmeden olmaz.Devasa çiçek bahçeleri ve kuğularla dolu minik göllerin etrafında yürüyüşün tadını çıkarıp banklarda veya büyük çardaklarda yorgunluğunuzu giderin.

Bu park Dublin’in en işlek caddelerinden Grafton Street’in bittiği yerde başlar. Alış-veriş sonrası temiz hava ile buluşup kuğuları izlemek için ideal diyebiliriz.

Grafton Street birçok sokak aktivitelerinin, canlı heykellerin, müzik ve resim sanatçılarının bulunduğu bir alışveriş caddesidir. Caddenin Saint Stephen’s ile kesiştiği noktada Dublin’in en ünlü AVMsi bulunuyor.

Türkiye’den giden biri olarak içine gireceğinizi pek sanmıyorum ama dışında duraklama ihtimaliniz yüksek. Çünkü tam da bu AVM’nin önünde uzun soluklu sokak showları yapılıyor.

Sanıyorum yarım saat soluksuz izledik bir gösteriyi. İzleyicilerden de şanslı seçip showa dahil ettiği için oldukça keyif vericiydi.

Grafton’a kıyasla alışveriş için daha ucuz sayılabilecek kuzeyde bulunan Henry Street ve Talbot Street, şehrin ünlü caddesi O’Connell Street’i tam da The Spire anıtının bulunduğu bölgeden dik kesmektedir. İğneye benzeyen bu anıt, 121,2 metre uzunluğunda olup Dünya’nın en uzun anıtıdır.

Talbot Street’in taşıt girmeyen arnavut kaldırımlarında yürüyebilir, caddedeki çeşitli cafe ve barlarda soluklanabilirsiniz. Tam bu civarlarda ara sıra bedava yiyecek ve içecek dağıtılıyor.

Nedenini sormak istediğimde anlamsızca bakmalarından anladım ki bu genelde yapılan bir şey. Yoldan geçen herkes de alıp gidiyor ama ne bir kuyruk, ne bir izdiham… Hayret doğrusu!

Trinity College; Oscar Wilde ve Samuel Beckett gibi ünlü mezunlarıyla ünlü ve köklü bir tarihe sahip Avrupa’nın en iyi üniversitelerindendir. Geniş yeşil alanlara sahip bu üniversiteye girip kampüsünde dilediğiniz gibi dolaşabilirsiniz.

Trinity College Library ise uzun koridoru ve kapsamlı arşivi ile dünyanın en şahane kütüphanelerinden biri! Üst katlarındaki kitaplara ulaşabilmek için adeta bir Dublin Spire boyutlarında merdiven kullanılıyor.

Tabiki öğrencilerin cirit attığı bir bölüm değil burası. Onlar kitabın adını söylüyor ve görevliler anında bulup getiriyor. Bu arada, kütüphanede bulunmayan herhangi bir kitabın talep edilmesi halinde, kütüphane maksimum 2 gün içerisinde o kitabı temin etmek zorundaymış!

Kütüphanenin Old Library denilen kısmı, aynı zamanda Hristiyan kültüründe önemli bir yeri olan Books of Kells isimli kırk yıllık el yazmalarının sergilendiği müze olarak kullanılıyor. El yazmaları derken öyle uzun uzun metinler, kara kalem filan düşünmeyin; baya baya tablo resimleri andırıyordu.

Bu bölümde fotoğraf çekmeye izin verilmiyor ama internette bir kaç örneğini bulmak mümkün. Haftanın her günü 09.00-17.00 saatleri arasında açık olan bu bölümü 10 Euro karşılığında gezebilirsiniz.

Ben okulu da en az kütüphanesi kadar merak ettiğim için rehber ile kampüs turu ve ardından bu bölüme giriş için 12 Euro ödedim. Üniversiteye ilişkin ilginç bilgiler edindiğim için 2 Euroluk farka değdiğini söyleyebilirim.

St. Patricks Cathedral; aşırı Katolik olarak tanımlayabileceğimiz İrlandalılar için oldukça önemli bir katedraldir; Hristiyanlığı İrlanda’ya getirmiş kişi olarak bilinen Aziz Patrik’in adı verilmiştir.

Patrik’in öldüğü gün 17 Mart(Saint Patrick Günü Vikipedia’dan bakabilirsiniz.), Hristyan Festivali olarak kabul edilir ve her yıl yeşiller içerisindeki kalabalık tarafından çılgınlar gibi kutlanır.

Görkemli binayı ve bahçesini gördükten sonra 6 Euro vererek içini gezebilirsiniz. Buraya şehir merkezinden Dame Street üzerinden Dublin Castle’a uğradıktan sonra yürüyerek rahatça ulaşabilirsiniz.

İrlanda Dublin Kalesi 13. Yüzyılda inşa edilmesine rağmen birçok kez yıkılıp yeniden yapılması ile biliniyor. Şehrin göbeğinde sayılabilecek bu görkemli kalenin dışını ve çevresini görmenin yeterli olduğunu düşündüğüm için 5 Euro vererek içini gezmedim.

Fakat siz dilerseniz 17.00’ye kadar giriş yapabilirsiniz. Dublin Kalesi’nin içerisinde yer alan Chester Beatty Kütüphanesi’ndeki Türk-İslam dönemine ait el yazması eserler, Osmanlı tuğraları ilginizi çekebilir.

Dublin Kalesi’nden sonra St. Patricks Cathedral’e yürürken Dublin turu rotanıza dahil edebileceğiniz bin yıllık tarihi olduğu söylenen Christ Church Cathedral’ini ziyaret edebilirsiniz.

Yine etkileyici bir mimariye sahip olan Dublin’in en eski yapısının içini de merak ediyorsanız 6 Euro vererek katedrali gezebilirsiniz. Bu katedralden nehre doğru yürüyüş yolu ise Vikinglerin eski yerleşim yeri olduğu için yol boyunca Vikinglere ait simgeler bulunuyor.

Nehir boyunca bir sürü köprü mevcut ama tam Temple Bar bölgesine çıkan köprü en şirin olanı ve en çok fotoğraf çekinileni sanırım. Halfpenny Bridge‘in tam orta noktasında üzerinde bir şeyler yazılı bir sürü kilit bulunuyor.

Rengarenk bu kilitleri takarken bir şeyler diliyor insanlar, hala da yer var gibi duruyor. Nehir boyu devam eden bu köprüler Grand Canal Dock isimli bölgeye yaklaştıkça pek bir gösterişli, pek bir afilli bi hal almaya başlıyor.

İşte orda semtin profilinin değiştiğini anlıyorsunuz. Teknoloji devlerinin ana merkezleri tam da bu bölgede bulunuyormuş meğerse.

Bu arada şehrin merkezinde çok fazla ev bulunmadığından, yerleşik halk genelde şehrin dış taraflarında oturduğu için meşhur renkli kapılı İrlanda evlerini de bu civarlara doğru gittiğinizde göreceksiniz.

Rengarenk kapılar hakkında 2 söylenti var. İrlanda’nın Britanya İmparatorluğu’nun bir parçası olduğu yıllarda, Kraliçe Victoria çok sevdiği eşi Albert ölünce ulusal yas ilan edip bütün evlerin kapılarının siyaha boyanmasını emretmiş.

Buna karşı tepki gösteren İrlandalılar rengarenk boyalarla kapılarını boyayıp bir çeşit eylem yapmışlar. İşte o alışılmadık capcanlı renkteki kapılar şimdilerde dahi şehrin simgesi.

Diğer bir rivayete göre ise, ki bence kesin sebep bu, zil zurna sarhoş olup evlerine dönen kocalarının evlerini daha rahat bulması için İrlandalı kadınların geliştirdiği bir yöntem.

Guinness Storehouse; bir şehrin simgesinin bir ‘bira fabrikası’ olabileceğinin kanıtıdır. Dublin’de gezilecek görülecek yerlerin en başında geliyor. Tabii ki bu durum ancak içmeyi bu kadar çok seven ve her daim eğlenebilen bir halkın yaşadığı İrlanda’da mümkün olabilirdi.

Şöyle söyleyeyim, hostelde tanıştığım hemen her turistin ilk görmek istediği yer burası! Bilemiyorum belki siyah bira olayına tam ısınamadığımdan veya neticede bir fabrika geziyoruz hissine fazla kapıldığımdan bende o muhteşem etkiyi yaratmadı burası.

10-15 Euro vererek Guinness yapımına ilişkin özel bilgileri edinebileceğiniz bu gezinin ardından ikram edilen biranızı bina içinde yer alan Dublin manzaralı Gravity Bar’da yudumlayabilirsiniz.

Buradaki sohbetin az önce bilinçlendiğiniz Guinness rengi, köpüğü, karbondioksit oranı, bekleme süresi gibi konulardan oluşacağına emin olabilirsiniz ?

Guinness’iyle olduğu kadar viskileriyle de ünlü İrlanda’nın bir diğer turistik durağı Old Jameson Distillery. Daha fazla damıtılması sebebiyle daha yumuşak içimli olduğunu öğrendiğim İrlanda viskilerinin en ünlüsü Jameson’ın fabrikasını 15 Euro vererek 1 saatlik bir tur ile gezip, tur sonunda sertifikanızı alarak ikram edilen viskinizi tadabilirsiniz.

Jameson kadar ünlü olmasa da birçok çeşidi olan İrlanda viskilerini merak ediyorsanız, tur kapsamına göre değişmekle beraber 15-20 Euro arası bir ücretle, şehir merkezinde Grafton Street’in girişinde bulunan Irish Whiskey Museum’u gezebilirsiniz.

9.Dublin’de kaç gün kalmalı ?

Dublin’de kaç gün kalsak yeter? sorusunun cevabı net: Dublin’de gezilecek yerleri görmeniz, Dublin eğlence hayatını yaşamanız için maksimum 3 gün yeter. Dublin gezi planı denince ilk akla gelen şehir içerisindeki yerler için 1 gün, Dublin yürüyüş turlarıyla 1 gün, otobüs mesafesindeki yerler için 1 gün ayırabilirsiniz.

Ayrıca, şehrin dinlendirici yeşilinde soluklanıp, akşamlarında eğlencelere katılabilirsiniz. Fakat daha önce de söylediğim gibi Dublin’in dışında asıl görülmesi gereken yerler asla atlanmamalı.

Ben 7 günlük seyahatimin 3 gününü turlar ile şehir dışına çıkarak, 1 gününü de şehrin kasabasını ziyaret ederek geçirdim. Yani Dublin için 3 günüm vardı ve doya doya kullandım diyebilirim. Diğe İrlanda şehilerini de aşağıda anlattım.

10.Dublin’de yapılmadan dönülmemesi gerekenler neler ?

• Temple Bar bölgesinde bir o pubda bir bu pubda eğlenmeden
• Turlar ile veya bireysel, şehir dışındaki güzellikleri görmeden
• Yalnızca Guinness‘ini değil, el yapımı biraların da tadına bakmadan
• Belfast’taki Rope Bridge‘den geçmeden

• Howth kasabasında uçurumun kenarında yürüyüş yapıp, leziz Fish&Chips’leri tatmadan
• Aşırı sıcak kanlı insanlarından en az bir dost edinip, bir kaç kelime İrlandaca öğrenmeden
• Carrolls’ta iki üç hediye alıcam diye kendinden geçmeden

dönmemek gerekir. İrlanda’nın yeşiline ve eğlencesine doyulmaz!

11.İrlanda’da nasıl bir rota izlemeli? Dublin dışında gezilecek ve görülecek yerler nelerdir? İrlanda turları nasıl yapılır ?

Yukarıda uzunca anlattığıma bakmayın. Dediğim gibi Dublin’de gezilecek görülecek yerler için 3 gün yeter de artar bile. Gerçi ben öyle turist turist gezmek yerine yerli gibi takılmayı sevdiğimden genelde sürelerimi uzun tutarım. Ama 3 gün ayırırsanız da Irish tadını alarak ayrılacağınızı söyleyebilirim.

Gelelim ” Dublin dışında gezilecek yerler nerelerdir ?” sorusuna. İrlanda Turları ile Dublin dışında gerçek İrlanda ile tanışacaksınız. Şehirde hemen her yerde görebileceğiniz Tourist Office merkezlerinde birçok günlük tur programı broşürleri var.

Sabah erken saatlerde başlayıp, akşam saatlerinde sona eren İrlanda turlarına katılmak için 3 günüm vardı ve kendi zevkime göre gitmek istediğim yerleri belirledim.

Yani tarih ve yapıtlar odaklı yerlerdense doğa ve manzara yoğunluklu turlar tercihimdi. Aşağıda bahsedeceğim yerler tüm İrlanda turlarını kapsıyor aslında, yalnızca tur şirketine göre içerikler yani rotalar ve bölgelere ayrılan zamanlar değişiyor.

Kendinize uygun olanları turist ofislerini gezerek araştırabilirsiniz. Benim kullandığım turlar: Wild Rover Tours ve Day Tours.

İrlanda ve Kuzey İrlanda’nın bazı bölgelerini içeren bu yerleri günlük turlar yerine kendiniz de gezebilirsiniz. Fakat ulaşım hatları ve sefer saatleri sebebiyle tur kapsamındaki yerleri aynı sürede görmek mümkün değil.

Maliyet olarak da daha uyguna gelmiyor açıkçası. Kendi gitmek isteyenler için turlar özelinde ulaşım alternatiflerinden de bahsedeceğim. Bunun dışında bir rota belirlemek isteyenler için ulaşım alternatiflerini, ücretini ve seferleri gösteren ulaşım sitesi oldukça yararlı olacaktır.

Öğrenciyseniz veya benim gibi öğrenci kimliğinizi hala yutturabiliyorsanız tur biletlerinizi indirimli fiyattan alın. Bu arada, bazı turlar için dil okulu öğrencilerine öğrenci fiyatı üzerinden indirim uyguluyorlar. Cafede tanıştığım dil okulunda öğrenci olan arkadaşların bilgilerini (okulun adı ve ID no) alıp oldukça uyguna yararlandım bu turlardan.

Wicklow Mountains / Glendalough / Killkenny ( Yetişkin: 33€ , Öğrenci: 28€ ) (08.45 – 18.00)

Bu turun yıldızı ‘İki Gölün Vadisi’ anlamına gelen Glendalough bölgesiydi. Buraya gidiş yolunda (Wicklow Way) Wicklow dağlarının harika manzarasına tanıklık ediyorsunuz. Otobüs P.S. I Love You, Braveheart, Excalibur, King Arthur gibi ünlü filmlerin çekildiği Wicklow Gap isimli iki dağ arasındaki bölgede duruyor ve fotoğraf çekmek için biraz zaman veriliyor.

Rehberimizin anlatımlarıyla daha da anlamlanan manzaraların ardından muhteşem Glendalough bölgesine varıyoruz.

6.Yüzyılda St. Kevin tarafından inşa edilen ve Hristiyanlar tarafından bir haç yeri olarak kabul edilmiş manastırdan geriye kalan duvara kazınmış haça dokunup tüm günahlarınızı sildikten sonra göllere doğru yürüyüşe çıkabilirsiniz.

Zorluklarına göre belirlenmiş rotalardan birini seçerek önce Lower Lake, daha sonra Upper Lake civarında gerçek İrlanda yeşilinde kaybolabilirsiniz.

Bu yürüyüşün ardından otobüsle kat edilen bir mesafeden sonra tatlı ve antik bir İrlanda şehri olan Killkenny’de yorgunluğunuzu atma fırsatı buluyoruz.

Killkenny Castle’ın hikayesini dinleyip bahçesindeki muhteşem çimlere yayılıyoruz. İrlandalıların haftasonları ziyaret ettiği bu şehirde gece hayatının da eğlenceli olduğunu öğrendik. Turla gitmezseniz eğer aklınızda bulunsun diyeyim.

Turla gitmek yerine toplu taşıma kullanarak gitmek isterseniz: birbirlerine yakın olmasına rağmen aynı gün Glendalough ve Killkenny’e gitmek için bir şekilde taksi kullanmanız gerekiyor.

Bu da maliyeti direk artıracaktır tabi. Bu şartlarda en iyi rota Dublin’den Line 133 otobüsü ve son duraktan taksiye binerek (1 saat / 32-43€) önce Glendalough’a ulaşmak. Daha sonra buradan Line 600 + Line 133 otobüsleri aktarmasıyla (4 saat / 35-45€) Killkenny’e gidebilirsiniz. Killkenny’den Dublin’e dönüş için de Line 600 otobüsünü (2 saat / 6-10€) kullanabilirsiniz.

Giant’s Causeway / Game of Thrones / Belfast City / Rope Bridge ( Yetişkin: 65€ , Öğrenci: 60€ ) (06.30 – 20.00)

Kuzey İrlanda’ya geçerek İngiltere topraklarında vizesiz cirit attığımız bu turdaki tartışmasız yıldızımız: Rope Bridge’den geçmeden İrlanda’dan dönmeyin!

Atlantic Okyanusu civarında dolanırken ana karadan ayrılmış adaya halatlardan yapılmış bu köprü ile geçiyorsunuz. Sallanarak geçtiğiniz ve aşağıya bakarken irkildiğiniz bu köprüden geçince karşınızda İskoçya’yı görebilirsiniz.

Yeşilin her tonu ile mavinin birleşimine eşlik eden yükseklik sizi başka bir diyara götürecektir. Geçişte ve dönüşte sıraya girecek olmanız ise hemen gerçek dünya ile irtibatınızı sağlayacaktır tabi.

Turlar birbirine benzemekle beraber içerikler ve ayrılan zamanlar değişiyor. İyi ki sorup, Kuzey İrlanda’nın başkenti Belfast’a daha az zaman ayıran, onun yerine Rope Bridge gezisine yer veren bir turu tercih etmişiz diyoruz o dakikalarda.

Belfast da iyi güzel şehir ama dedikleri kadar sıkıcı doğrusu. Ehh gördük görmesine de fazla zaman ayırmaya gerek yok gerçekten. Eğer isterseniz Belfast’ta meşhur Titanic gemisinin yapıldığı yeri görebilir, Titanic müzesini gezebilirsiniz.

Ülkenin kuzey ucunda, okyanus kıyısındaki doğal güzellik Giant’s Causeway de görülecek yerlerden. Efsaneye göre İrlandalıların İngilizlere karşı verdiği mücadele yıllarında İrlanda’nın kahramanları olarak inanılan devlerin ayak izlerinden oluşan bir yol.

Sağolsunlar tüm bu efsanevi hikayelerin ardından 40.000 adet beşgen, altıgen ve yedigen şekillerin 60 milyon yıl önce volkanik olayların sonucunda lavlar ve denizin buluşmasının ardından oluştuğunu söylüyorlar. Bu doğa harikası bölgede devlerin ayak izlerinin üzerinde gezdiğinizi hayal etmek de size kalıyor tabi ?

Turun Game of Thrones setini ziyaret edeceğimiz bölümünde ise hayal kırıklığına uğradığımızı söylemeden edemeyeceğim. Kuzey imparatorluklarla ilgili bölümlerin hepsi Kuzey İrlanda’da çekilmiş, fakat biz sadece Kings Road olarak bilinen yolda yürüdük.

18. Yüzyılda dikilen ağaçların iki yüzyıl sonra aldığı inanılmaz şekli görmek ve o ağaçlar arasında yürümek de keyifliydi fakat hayaller hayatlar durumu oldu neticede. Bir de yani insan oraya bi gift shop yapmaz mı?

Neler neler alırız hayaliyle giderken 15 Euro’ya satılan minicik bir anahtarlıktan başka bir şey bulamamak insanın içindeki Türk girişimciliğini dürtmedi değil!

Toplu taşıma ile bu turun kapsamındaki yerlere aynı gün gitmek malesef olanaksız. Rope Bridge ve Giant’s Causeway birbirlerine yakın olmalarına rağmen taksi dışında ikisi arasında ulaşım yok ve Dublin’den herhangi birine gitmek için önce Belfast’a uğramak gerekiyor.

Dublin’den Belfast’a iki ülke arasında ulaşım Bus Eireann veya Aircoach otobüsleri ile (13-19€) veya Irish Rail trenyolu ile (30-45€) ile yaklaşık 2 saat sürüyor.

Çok sevdim diye demiyorum ama burdan Rope Bridge’e trenle (1.5 saat / 8€) daha gitmek daha mantıklı çünkü Giant’s Causeway’e ulaşmak için birkaç aktarma yapmak gerekiyor.

Bu arada bu tur kapsamındaki yerlerin Kuzey İrlanda’da yani İngiltere’de olduğunu hatırlatarak Euro değil pound geçtiğini söylemeliyim. Dublin’de döviz bürolarından değişim yapmayı unutmayın.

Bir de tur otobüslerinde herhangi bir kontrol yapılmıyordu fakat toplu taşıma kullanacaksanız vize kontrolü yapılıp yapılmadığını muhakkak sormanızı tavsiye ederim.

Cliffs of Moher / Galway City / Wild Atlantic Way / Atlantic Edge ( Yetişkin: 50€ , Öğrenci: 45€ ) (07.00 – 20.00)

İrlanda’nın güneybatısında uçurum ve falezlerden oluşan Cliffs of Moher bölgesine 2.5 saat gibi uzun bir yolculuk sonrası varıyoruz. Atlantic okyanusunun dibinde yaz ayında olduğumuzu tamamen unutturacak buz gibi bir havada falezleri daha net görebilmek için yürüdükçe yürüyoruz.

Puslu havada giderseniz manzaranın tadını tam anlamıyla çıkaramayıp yalnızca Harry Potter ve Melez Prens filminin savaş sahnelerinin çekildiği yerlerden geçmiş olursunuz.

Şansımıza aşırı bir soğuk olduğu için falez ve okyanus keyfimizi kısa tutup, müzede soluğu alıyoruz. Müzenin dev ekranında güzel havalarda çekilmiş videoları izleyerek iç geçiriyoruz. Tabi o havaya rağmen ziyaretçi akınına uğrayan bir yer olduğunu söylemeliyim.

Otobüsle kısa bir mesafe gittikten sonra Atlantic Edge’de duruyoruz ve nefes kesen uçurumun kıyısında okyanusun coşkulu sesine kulak veriyoruz. Çektiğimiz muhteşem fotoğrafları tahmin edebilirsiniz. Bu bölgeye toplu taşıma ile gitmeniz maalesef mümkün değil çünkü tur otobüsleri bile şehirlerarası denilebilecek bu yolda 10 dakikalığına durabiliyor.

Turun sonunda gittiğimiz Galway City ise İrlanda doğal güzelliklerinden yerli hayatına güzel bir geçiş oluyor. ‘Linç etmek’ deyiminin nereden geldiğini İrlanda’nın kültürel şehri olarak bilinen bu şehirdeki Lynch Kalesi’ni ziyaret ettiğimizde öğreniyoruz.

Buradaki birbirinden güzel publarda Galway şehrine özel birayı içebilir, İrlanda’da içebileceğiniz en iyi Irish Coffee’leri tadabilirsiniz. Coffee diyorlar ama aslında viski. Kahve tadını alabilene aşk olsun!

Toplu taşıma ile Dublin’den Cliffs of Moher’e: Line 300 ve Line 350 otobüsleri aktarmasıyla (5.5 saat / 16-24€) ulaşabilirsiniz. Buradan Galway City’e Line 350 otobüsü ile (2 saat / 8-13€) geçebilirsiniz. Sonra Dublin’e 2.5 saatlik bir yolculuk sonrası otobüs (23-35€) veya tren (35-55€) ile dönebilirsiniz.

Gördüğünüz gibi en uygun ulaşım alternatiflerini bile kullandığınızda tur maliyetinden daha fazla oluyor. Buna bir de turun daha rahat ulaşımını ve rehber anlatımını ekleyin tatlıya bağlansın . Ama tabi yalnızca bir bölgeye gitmek isteyenler bu ulaşım alternatiflerini kullanarak rotasını belirleyebilir.

Howth (DART treni son durak 6.5€)

İrlanda’da yukarıda bahsettiğim güzellikleri görecek kadar zamanınız yoksa, gezilecek yerler arasında Dublin’e en yakın seçenek olan Howth kasabasına gidebilirsiniz.

Yalnızca bir trenle yarım saatte ulaşabileceğiniz bu kasabaya tura ihtiyaç duymadan kendiniz de gidebilirsiniz. Trenden indiğiniz noktada turist merkezini bulun ve bir Howth haritası edinin. Bu haritada zorluklarına göre belirlenmiş 3 ayrı yürüyüş yolu ile karşılaşacaksınız.

Limanı takip ederek okyanus kıyısı boyunca devam eden yürüyüşünüz sırasında herhangi bir işaret aramayın çünkü bulamayacaksınız. Acaba kayıp mı oldum, yolların ayrıldığı noktaya geldim mi gibi sorularınız uçuruma ulaşıp eşsiz manzarayı gördüğünüz an aklınızdan uçup gidecek.

Ben sabah saatlerinde gittiğim için yürüyüş yolu ekstra ıssızdı, sonunda bir insan gördüğümde acaba neredeyiz sorusunu sormak üzere yanına gittim. Sanırım İspanyol oluşunun verdiği aşırı rahatlık sebebiyle ‘boşver yaa manzaranın tadını çıkar’ demesiyle beni de uçuruma daha yakın ve ağaçlıkların içinden bir noktadan yürütmesi bir oldu.

Tam ihtiyacınız olan noktada zaten işaretler beliriyor, cidden boşverin ve eşsiz güzelliğin tadını çıkarın.

Aşağı yukarı 3 saat içerisinde tamamlayacağınız bu güzel doğa yürüyüşü ve kasaba turu için havanın puslu ve yağışlı olmaması gerekli. Bu yüzden gideceğiniz günü/saati ayarlayın diyemiyorum çünkü asla kestiremezsiniz ama ayarlamaya çalışın.

Turunuz bittiğinde acıkmış olacağınızdan limandaki cafelerden birinde nefis deniz ürünlerini tadabilirsiniz. Ben önceden soruşturduğum için Octopuss*s Seafood Tapas’a Fish & Chips yemek için gidecektim ama yeni İspanyol arkadaşım için daha da sevindirici bir mekan oldu burası.

Bu kadar tazesini hiçbir yerde yemediğim bir Fish&Chips yedim. Ayrıca tapasların da bir İspanyol’dan tam not aldığını eklemeliyim.

12.Neden Dublin’e gitmeli ?

• Hayatınızda görebileceğiniz en mutlu insanlar burada yaşıyor.
• Bambaşka bir yeşil tonu görerek şehrin içinde devasa parkların olması gerçeğiyle karşı karşıya kalacaksınız.
• Şirin ve sonsuz sayıdaki publarda bağırarak İrlanda müzikleri söyleyip tanımadığınız insanlarla dans edeceksiniz (gayet ayık kafalar)

• Daha fazla çeşit bira ve daha fazla çeşit viski olamaz dediğiniz anda bir yenisini öğreneceksiniz.
• Uçurumlar, okyanuslar, doğa manzaraları ile kartpostal tadında fotoğraflar çekineceksiniz.
• Filmin içerisinde yaşayacak, hiç bitmesin isteyeceksiniz.

13.Dublin seyahati kaça mal olur ?

Tüm bu paylaşımlarımda bir alt metin vardı siz de sezdiniz mi? Dublin pahalı mıdır? Dublin’de ne kadar bütçe yeterli olur? İşte tüm bu sorular hakkında bir fikir oluşmuş olabilir hafiften. Hatta açık açık söyledim de yine söyleyeyim; arkadaşlar Dublin ucuz bir şehir değil.

Ulaşım– Dublin Uçak Biletifiyatları genelde 700-1000 TL arasında. Son aya bırakırsanız 2000’li rakamları da görmek mümkün. Erkenden halledin derim. Her gün karşılıklı seferler olmak üzere aktarmasız THY uçuşları var.Pegasus uçmuyor.

Luftansa, Air France ve Swiss ile aktarmalı da deneyebilirsiniz ama özellikle gidişlerde çok makul bekleme süreleri yok. Havalimanından en rahat ve uygun ulaşım gidiş-dönüş 10 Euro. Dublin’de ulaşım için de, avantajlı bilet tarifelerine bakmaya gerek yok çünkü her yer yürüyüş mesafesinde. Otobüsler de mesafeye göre 1.5 – 2.5 Euro civarlarında.

Yemek– Kahvaltınızın kaldığınız yerden olduğunu varsayarsak, öğle yemeği için marketlerde 3-5 Euro’ya satılan sandviçler ve akşam yemeği için bir fast food yeri tercihiniz ise günü ortalama 15 Euro ile kapatabilirsiniz.

Yine hiç de fena değil. Ama işte gönül istiyor ki biraz yeni tadlar denensin, farklı mekanlar keşfedilsin. İşte ozaman bir öğününüz için 15-20 Euro ayırmanız gerekebilir.

Konaklama– 6 gece 105 Euroya hostelde kaldım ben ve en ucuz tercihlerden biriydi. Hosteller genelde gecelik 15-30 Euro civarı, yatak sayısına göre değişiyor. Oteller için ise en uygunları gecelik 70 Euro denilebilir.

Otel bulma konusunda En iyi otel bulma arama motorlarıyazıma bakınız.

Eğlence– Publarda içkiler ucuz 2-3 Euro. Viskiler 5 Euro’dan başlıyor ve skalası oldukça geniş doğrusu. Gece klüplerinde giriş ücretleri 10-20 Euro arası ama içeride içkiler fahiş fiyatlarda değil. Kokteyller bile 10 Euro civarında.

Alışveriş–Alışveriş için Grafton Street en çok bilinen yer. Ama daha uygun bir şeyler bulmak için özellikle yerli halkın bildiği Henry Street tercih ediliyor.

Yani gördüğünüz gibi Dublin, oldukça pahalı bir şehir. Genel itibari ile İrlanda turu yapacaksanız eğer, birazcık kesenin ağzını açmanız gerekebilir.

14.Dublin’e ne zaman gidilmeli ?

Dublin’e gitmek için en uygun dönem ne zaman? Kesinlikle yaz ayları! Bu derece mutlu insanlar bile kış aylarında azıcık kasvete bürünüyormuş. Bir türlü açmayan ve anında kararan hava sebebiyle çok tadı çıkmaz gezinin.

Eh bir de, Dublin dışındaki, özellikle okyanus kenarındaki yerlerin yazın bile soğuk olabileceğiniz düşünürsek, Temmuz-Ağustos en güzel zamanlar derim.

He bir de 17 Mart var tabii… Aziz Patrik günü! Ülkeyi yılan istilasından kurtardığına inanılan İrlanda’nın baş azizi Patrik’in doğum günü 17 Mart.

Çeşitli yürüyüşler ve etkinlikler ile tam bir festival havasında kutlanan bu günde herkes yeşil giyinmek zorundaymış. Ayrıca içkilerin neredeyse bedava olduğu söyleniyor. Bu da o tarihi seçmek için oldukça cezbedici gelebilir ?

15.Dublin’de benim yapmadığım ancak size önerebileceklerim nelerdir ?

• Müzelere daha fazla vakit ve bütçe ayırmak isterseniz kesinlikle St. Patricks Cathedral‘e girerek başlayın derim.
• Kilmainham Gaol isimli tarihi hapishane şuanda müze olarak hizmet veriyor (giriş 6 Euro). Rehberler eşliğinde hapishaneyi gezen arkadaşlarım tur esnasında hayal güçlerini epey çalıştırdıklarını anlattılar. Meraklısına tavsiye edilir.
• Aviva Stadium‘da bir maç keyfi yapabilirsiniz. Benim olduğum dönemde Celtic-Barselona hazırlık maçı vardı. Barselona’nın yedek kadrosuyla çıkacağını bilerek 70-100 Euro gözden çıkarmak istemedim doğrusu. Ama akşamında Celtic taraftarlarının çılgınca kutlamalarına kırk yıllık fanatik gibi katılmak paha biçilemezdi!

• National Museum of Ireland Dublin’in en önemli müzelerinden biri olup arkeoloji, dekoratif sanatlar & tarih, geleneksel yaşam ve ölü hayvan müzesi olmak üzere 4 binadan oluşuyor. Özellikle ölü hayvan koleksiyonun bulunduğu müze ilgi çekici olabilir.
• Cork şehri Dublin’den sonra en büyük ikinci şehir ve İrlanda’nın tarihi dokusunun bulunduğu şehirmiş. Buraya da günübirlik turlar mevcut, zamanı olan için tercih edilebilir yerlerden.
• Google ve Facebook gibi büyük şirketleri dışardan iç geçirerek izlemek yerine önceden randevu alıp gezme imkanı bulabilirsiniz. Oldukça sıcak karşıladıklarını duydum.

Huzur, doğa, manzara, yeşil, samimiyet, mutluluk ve eğlence gibi en güzel sıfatların layığı olan İrlanda’yı, Dublin gezi rehberi hazırlayarak az çok sizlerin de gözünüzde canlandırmaya çalıştım. Kim bilir belki de bu yazıdan sonra birileri uçak bileti bakar? Umarım beğenerek okursunuz. Seyahatin mutlulukla bir ilgisi olmalı…!